Ne Hayatlar Varmış! Yaşadığınız Her Anın Bedelini Anlayacağınız Hayatta Kalma Uğraşını Husus Alan Sinemalar

Gerçek bir öyküye dayanan sinemamızda, 1959 yılında Ural Dağları’nda kamp yapmaya giden Rus dağcılar gizemli biçimde hayatını kaybetmiştir. Günümüzde ise bir küme öğrenci, Rus dağcıların öldüğü bu bölgeye giderek yaşanan olayı araştırmaya karar verir. Başlarına gelen olaylardan sonra bile bize hayatta kalma içgüdüsünü anlatan bu sinema, sıralamamızın 20 numarasında yer alıyor.

Her dakikası tansiyon dolu olan sinemada Nancy, tek başına sörf yaparken köpek balığı saldırısına uğrayarak kıyıya çok yakın bir yerde mahsur kalıyor. İzlerken ‘Ben oradan atlar yüzerim ya ne var ki?’ diyeceğiniz sinemada, iki dakika sonra ‘Yok yok yüzmek değil suya parmağımı bile sokmam!’ diyorsunuz.

Sondajda çalışmak üzere görevlendirilen grup Alaska’ya gerçek yola çıkar ancak uçağın ıssız bir bölgeye düşmesi ile mahsur kalır. Grubun başındaki kişi, takımını yırtıcı tabiatta hayatta tutabilmek için elinden geleni yapar. Kaza sonrası ise arkadaşlarından kimileri yaralanmış haldeler; üstelik dondurucu soğuğa karşı da savaş vermek zorundalar. Sinemanın her dakikasında başka heyecanlanacağınızdan kuşkumuz yok. Hayatta kalma ve hayatta tutma kavramlarını ise iliklerinizde hissedeceksiniz.

Paul, Irak’ta misyon yapan bir Amerikan askeridir. Iraklı direnişçilerin saldırısına uğrayan askerimiz, gözünü açtığında mevtin içinde bulur kendini. Uyandığında kendisi tabutta gömülüdür. Ölmemek için vakte karşı yarışmak ve klostrofobinin doruklarındaki bu kâbusu atlatmak zorundadır. Hayatta kalma içgüdüsünün hudutlarını zorlayan bu sinema, bizlere derin nefesler aldırıyor.

İki düşman, tek çatı ve hayatta kalma gayreti… 3 Alman ve 2 İngiliz askerinin birebir kulübede yaşamak zorunda kaldığı bu sinemada, hem savaşın gerçek yüzünü hem de yaşamak için verilen gerçek savaşı hissediyoruz.

Soğuk… İzlerken orta sıra içinizin soğuktan ürpereceği ve olağanüstü oyunculukları gördüğünüzde ‘Film budur!’ diyeceğiniz olağanüstü bir yapıtla birlikteyiz. Everest’e tırmanıp büyük bir kar fırtınasına yakalanan iki takımın çabasını izliyoruz. Sinemanın sonunda rahatça nefes alıp istemsizce sıcak bir şeyler içmek isteyebilirsiniz.

Hayatta kalma denildiğinde aklımıza gelen birinci klasik: Alive. Uruguay Hava Kuvvetleri’nin 571 sefer sayılı uçuşunda bulunan Rugby kadrosu, bize yaşamak için insanın ne kadar ileri gidebileceğini, içimiz soğuktan titrerken gösteriyor. Şimdiden uyaralım, sinemanın her saniyesinde yolculardan biri üzere hissedip gerileceksiniz.

Yanınızda kimse yok. Can dostunuz ve siz kalmışsınız, karşınıza da dünyaları almışsınız. Dünya değişmiş, mutantlar etrafınızı sarmış durumda. Ne yapardınız? Hayatta kalmak için verilecek uğraşta neleri feda ederdiniz? İsmi üzere efsane olan sinemada, bu sorulara fazlaca cevap bulabileceksiniz.

Köylüler tarafından kaçırılıp esir düşen, azaba alınan bir asker. En ufak külfette öldürülecek birinci kişi olmakla ve yiyeceği bile yokken geçmesi gereken koskoca bir ormanla karşı karşıya. İzlerken kendinizi yer yer azapta bulacak, bazen ormanda yapayalnız hissedeceksiniz. İnanılmaz kamera açılarıyla çekilen sinema katiyen izlemeniz gerekenler listesinde.

Gerçek hayattan esinlenilmiş bu sinemada, 1940′ta Sibirya’daki esir kampından kaçan farklı milletlere mensup bir küme asker bahis ediliyor. Yol bitmez, her adımda pürüzler karşınıza çıkar ve özgür kalma isteği sizi baskılar. İzlerken bu olayı hakikaten yaşamış olan insanları hissedeceksiniz ve olağan hayatta kalmanın pahasını de…

Kanada’da yaşayan ve eski bir uçakla nakliyat yapan birinin durağı Eskimo bölgesi olur. Orada hasta bir kızı hastaneye götürmesi karşılığında yerlilerden bir şeyler alır ve kıssa başlar. Uçak yarı yolda düşer ve Eskimo kız bir yandan ömürde kalma çabası verirken bir yandan da doğayı tanıdığı için her ikisini de hayatta tutmaya çalışır. Tansiyon dolu ve soğuğu hissedeceğiniz bu sinema listemizin birinci 10 numarasına girmeyi başardı.

Evet, yanlış görmüyorsunuz 1972. Üstelik 1846-1848 yılları ortasında geçen bu efsane sinema; Meksika Savaşı’nda yer almış eski asker Jeremiah Johnson’ın Batı’ya giderek yeni hayatına ulaşmasından bahsediyor. Rock Dağları’nda sürmeye başlayacağı hayattaki tek maksadı, dağ adamı olabilmek. Olağan hayatta kalabilmesi kuralıyla.

Hayatta kalmak için en fazla ne içerdiniz ya da şöyle soralım: En fazla ne feda ederdiniz? Tansiyonun bir saniye bile azalmadığı bu olağanüstü sinemada, empati hissinizin sizi ele geçirdiğini hissedeceksiniz. Mutlaka izlenmesi gerekenlerden.

Özel operasyon için seçilen dört kişilik bir grup, Taliban’ın başkanını meyyit ya da canlı ele geçirmek zorundadır. Afganistan bölgesine gönderilen askerler, kendilerine güvenseler de operasyonları bekledikleri üzere ilerlemez. Hayatta kalma savaşına dönüşecek operasyon, bir asker içinse dayanılmaz hâle gelir.

Tek başınıza yıllar geçirebilir miydiniz yahut döndüğünüzde eski hayatınız ne hâle gelmiş olurdu? İşine de eşine de hayli bağlı olan bir adam, uçak kazasında ıssız adaya düşer. Hayatta kalmak için neler yapabileceğini katiyetle görmelisiniz. Herkesin kesinlikle lakin kesinlikle izlemesi gereken bir eser.

Maya uygarlığında huzurlu bir kabile, kurban edilmesi için köle arayan savaşçılar tarafından yırtıcı bir taarruza uğrar. Artık hayatta kalma savaşı vermek ve ailelerini kurtarmak zorundalar. Bizlere çok şey anlatan sinema, listemizin 5 numarasında.

Hindistan’dan Kanada’ya giden yük gemisi batar. Bir can kurtaran filikası, uçsuz bucaksız Pasifik Okyanusu’nun ortasında kalır. Sandalın hayatta kalmayı başarabilen mürettebatı ise birkaç yırtıcı hayvan ve Pi isimli 16 yaşında Hintli bir çocuk. Çaresizlik bahisli sinemada hayatta kalma savaşı mükemmel anlatılıyor.

‘Deneyimli bir avcının başına en fazla ne gelebilir?’ diye düşündüğümüz sinemada, avcımızın başına gelmeyen kalmayacak ancak hayatta kalma içgüdüsü onun yüreği olacak. Mutlaka izlenmesi gereken ve içimizi üşüten bir başyapıt.

Yalnızlık… Yapayalnız kalmışsınız bir gezegende. Ne bekleyeniniz var ne sizi ayakta tutacak tek şey mevcut. Hiçbir şey yok, oksijen bile. Yaşamanın sonlarını zorlayan şahane bir bilim-kurgu sineması sizleri bekliyor.

Gerçek öyküden uyarlanmış bu sinema, kent hayatının sıkıcılığını bizlere anlatırken bir anda inanılmaz olaylar örgüsünü başlatıyor. Hayatta kalmak zati zorken tabiatta hayatta kalmaya çalışan bir insan ne kadar dayanabilir ve yaşamak için neler yapabilir bunu görüyoruz. Şunu da söylemeden geçmeyelim, sinemanın çekildiği ve 1992’de sinemanın asıl ismi Chris McCandless’ın bir vakitler içinde bulunduğu otobüs, yarattığı tehlike nedeniyle oradan kaldırıldı. Sizce asıl tehlike sinema miydi, yoksa içinde bulunduğumuz kent hayatı mıydı?