Leon’dan V for Vendetta’ya Natalie Portman’ın Çocukluğundan Bugüne Rol Aldığı En Başarılı İmaller

Planetarium; Natalie Portman’ı ve Johnny Depp’in kızı Lily Rose Depp’i başrollerinde gördüğümüz, fantastik olarak nitelendirilebilecek bir sinema. Hayaletlerle konuştuğuna inanılan iki kız kardeşin makul birtakım incelemeler için uzman kontrolüne alınmasının akabinde olanları işleyen bu sinema, vakit zaman sizi epey duygulandırabilir. 1930’lu yıllarda geçen bir periyot sineması olan Planetarium’u daha evvel izlememiş olmanıza şaşıracaksınız.

No Strings Attached, vizyona girdiği yıllarda izleyen herkese en az bir sefer da olsa bayan – erkek alakalarını sorgulatmış olmalı. Birbiriyle duygusal rastgele bir bağ kurmamaya yeminli iki kişinin vakitle nasıl birbirlerine bağlandıklarını göreceğiniz bu sinema; bir aşk kıssasını, izleyicilerini romantizme boğmadan epey eğlenceli formda anlatıyor. Etkileyici müziklerinin yanı sıra başrollerinde Natalie Portman ve Ashton Kutcher’ın yer alması da sinemanın kaçırılmaması için kâfi bir sebep.

Mr. Magorium’s Wonder Emporium, tam bir pazar sineması. Ailenizle hoş bir kahvaltı yaptıktan sonra daima birlikte ekran başına oturup izlemek için şahane bir seçenek olan bu sinema, hayal gücünüzün hudutlarını epey zorluyor. Dünyanın en sihirli ve en harika oyuncakçısında bir müdür olduğunuzu düşünün. Bu işten hiç sıkılır mıydınız? Natalie Portman, Mr. Magorium’s Wonder Emporium’da bahsettiğimiz bu oyuncak dükkanının sempatik mi sempatik müdüresi rolünde. Bu sinema içinize bir nebze de olsa memnunluk tohumları ekecek.

The Other Woman, tam manasıyla bir yıldızlar geçidi. Başrolünde Natalie Portman ve Scott Cohen’i izlediğimiz bu sinemada oyunculara Friends dizisinin hoş yıldızı Lisa Kudrow da eşlik ediyor. Bebeğini kaybeden avukat bir annenin yaşadığı yıkımı anlatan bu sinemada dağılan evliliklere, canlanan aşklara, bayanlar ortası çatışmalara ve aile kavramının yarattığı meselelere çokça şahitlik ediyoruz. The Other Woman, izlediğiniz süreçte sizi hüzne boğan; ancak bir yandan da içinizde umut filizleri yeşertmeyi başaran bir sinema.

The Other Boleyn Girl, iki kız kardeşin entrika dolu kıssalarını anlatıyor. Bu iki kız kardeş, tıpkı adama aşık oluyor ve aşkları her şeyden üstün geliyor. Hayli sarsıcı sahnelere sahip olan bu eşsiz üretimde Natalie Portman ve Scarlett Johansson’u birlikte izleme fırsatı buluyoruz. Bu ortada spoiler vermiş üzere olmayalım fakat sinemanın sonunda o denli bir şok yaşıyorsunuz ki tesiri uzun müddet geçmiyor.

J. F. Kennedy’nin uğradığı suikast, uzun yıllar dünyanın yaşadığı en sarsıcı olaylardan biri olarak anılmıştı. Bu süreçte J. F. Kennedy’nin eşi First Lady Jacqueline Kennedy de yaşadığı bu acıyı tüm dünyanın gözü önünde atlatmak zorundaydı. Yaşadığı bu denli trajediye karşın sorumluluklarını yerine getirmek mecburiyetinde olan Jacqueline Kennedy’nin öyküsünün işlendiği Jackie, büsbütün gerçeklerden uyarlama bir senaryoya sahip. Natalie Portman’ın efsane oyunculuğu ile tüylerinizi diken diken eden Jackie’yi izlemenizi kesinlikle öneriyoruz.

Where The Heart Is, Natalie Portman’ın gençliğinin baharındayken oynadığı sinemalardan biri. Daha 17 yaşındayken yaşadığı çalkantılı ilişki sonucu gebe kalan ve erkek arkadaşı tarafından terk edilen genç bir kızın kıssasını anlatıyor. Sinemanın içerisinde öyle sahneler var ki siz de başkarakter Novalee ile hayatı sorguluyor ve kendinizi tanımaya çalışıyorsunuz. Romantik güldürü tipindeki izlenmeye kıymet sinemalardan biri olan Where The Heart Is, seyircisini bir ağlatıp bir kahkahalara boğmayı başarıyor. İzlediğinizde ne demek istediğimizi anlayacaksınız.

Evet, Natalie Portman’ı bu türlü uçmalı, savaşmalı sinemalarda görmeye pek alışık değiliz ama kendisi o denli yetenekli bir oyuncu ki girdiği her rolün hakkını vermeyi başarıyor. Marvel’ın en sevilen serilerinden biri olan Thor’u hepimiz biliyoruz. Natalie Portman, bu seride Thor’un biricik aşkı olan bir araştırmacıyı canlandırıyor. Maceradan maceraya koşan kahramanlarımız, bizi de oturduğumuz yerde gerim gerim germeyi başarıyor.

Brothers, oyuncu takımıyla daha sineması izlemeden bizi kendine hayran bırakmayı başaran bir sinema. Natalie Portman, Tobey Maguire ve Jake Gyllenhaal’i başrollerinde izlediğimiz Brothers; birbirinden büsbütün farklı kişiliklere sahip iki erkek kardeşin ülkelerini korumak için katıldıkları bir savaşı anlatıyor. Sinemanın bazı sahnelerinde gözyaşlarınızı tutamayabilirsiniz. Savaşın acı yüzünü apaçık gösteren Brothers, her manada izlenmeye kıymet bir sinema.

Hotel Chevalier, çerez niyetine izleyebileceğiniz sinemalardan biri. Paris’teki bir otel odasında geçen öyküde alakalarının bitip bitmediğinden bir türlü emin olamadığımız bir çift izliyoruz. Sinemanın çarpıcı sahneleri ve olayın geçtiği yer sizi büyülemeyi başarsa da Natalie Portman’ın sinemadaki cesurluğu görenleri hayrete düşüren cinsten.

Closer’ı hâlâ izlemediyseniz bile Natalie Portman’ın pembe peruklu cesaretli dans sahnelerini kesinlikle bir yerde görmüş olmalısınız. Natalie Portman’ın ışığına ışık katan Closer, sizi bir anda karmaşık bir bağlantı silsilesinin içine çekiyor. Bayan erkek münasebetlerine son derece yakından tanıklık edebildiğimiz Closer sinemasında o denli tesadüflere şahitlik ediyoruz ki ”Yok artık!” dememek imkansız. Bu ortada sinemada geçen ”Aşkını duyabiliyorum lakin hissedemiyorum!” repliğinin geçtiği sahne de bizi bir miktar sarsmadı değil.

Garden State, aslında romantik güldürü tipinde karşımıza çıksa da sineması bununla sonlandırmak pek de yanlışsız değil. Garden State, konutun yolunu unutmuş ve ailesi ile tüm bağını kesen bir gencin tam 9 yıl sonra annesinin vefatıyla tekrar konuta dönmesini bahis ediniyor.

Black Swan, Natalie Portman’ın en argümanlı üretimlerinden biri. Bizi bale yeteneğiyle bir sefer daha şaşırtmayı başaran Natalie Portman, bu sinemada o denli bir oyunculuk sergiliyor ki gerçekten ayakta alkışlanacak cinsten. Gözlerinizi bir an bile ayırmadan izleyeceğiniz, başarılı bir ruhsal tansiyon sineması arıyorsanız tesirinden uzun müddet çıkamayacağınız bu sinemaya bayılacaksınız.

V For Vendetta, ABD – Almanya ortak üretimi bir sinema. Vizyona girdiği birinci yıllarda tüm dünyada ses getiren ve ödül üstüne ödül alan bu başarılı üretim, içerisinde bulundurduğu ağır tenkitlerle de dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Rejim aykırısı olan ve ikonik maskesiyle kimliğini bütün ülkeden gizleyen bir kişi, kurduğu inanılmaz plan ile bir sistemin yıkılışını sağlıyor. Natalie Portman, sinemanın böylesine büyük bir ses getireceğini varsayım etmiş olacak ki çekimler esnasında sinemanın en can alıcı sahnelerinden biri için saçlarını bir an olsun tereddüt etmeden kazıtmış. Ne diyelim, helal olsun.

En uygununu en sona sakladık. Natalie Portman’ın sinemalarından bahsedip bu başyapıttan bahsetmeseydik büyük ayıp ederdik esasen. Leon: The Professional, hepimizin en az bir sefer izlemesi gereken ve izleyenlerin de yana yakıla önerdiği bir sinema. Seri katil denildiğinde aklınızda oluşan profili aşağı üst kestirim edebiliyoruz ancak bu sinema sizdeki bütün ön yargıları yıkıyor. O denli ki sinemanın sonunda kendinizi ağlamamak için güç tutuyorsunuz. Natalie Portman’ın keşfedilmesini sağlayan ve her dakikasında bize farklı hisler yaşatmayı başaran Leon: The Professional’ı hâlâ izlemediyseniz daha fazla ertelemeyin.