Siz hiç babanız tarafından cezalandırıldınız mı? Ben hiç cezalandırılmadım ama filmlerde, gazete haberlerinde, sonrasında sosyal medyada ve internette bununla ilgili pek çok haber okudum.
Rahmetli Esin Teyzem şöyle derdi: “Eğilen başa kılıç vurulmaz.” Bunu ilk duyduğumda çok ama çok etkilenmiş sonrasında da bir özür karşısında ne yapmam gerektiği konusunda da kendime şiar edinmiştim.
Hiçbir vakit bir Gülşen dinleyicisi olmadım. Birçok şarkısını çok sevmekle birlikte, Gülşen benim sanatçım olmadı ama özellikle son zamanlarda çıplaklığı, dansı, giyimi kuşamı, LGBTİ desteği falan derken öyle bir karşıt cephe oluştu ki kendimi pek çok kez Gülşen’i savunurken buldum ki aslında savunduğum Gülşen’in şahsı da değildi, özgürlüktü. Ama öyle çepeçevre sarıldık ki özgürlüğün de sınırlarını yeniden konuşmak zorunda kaldık. Üstelik o sınırları genişletmek değil, daha da küçültmekti dava. Oysa, özgürlükler söz konusu olduğunda verilen her taviz toprak kaybetmek gibi olacaktı. Bunu biliyorduk. Gülşen’i verip yerine padişahın kızını da alamayacağımıza göre… Elbette daha da asıldık özgürlük işine. Hoş asıldık da ne oldu, tek yapabildiğimiz tarafımızı seçmek… Zaten yıllardır yaptığımız da bir bu, tarafımızı seçmek.
Biri Bize Bir Hassasiyet Listesi Yazsın da Elimize Versin Madem